18 Mart 2008 Salı

KAHVE TANELERİ GİBİ OLABİLECEĞİNİZ BİR EŞ....


Bir baba, evlenmek üzere olan oğluna tavsiyelerde bulunuyormuş.

"Son tavsiyemi mutfakta anlatmak istiyorum" demiş.

Mutfağı ve yemek yapmayı bilmeyen delikanlı

"Olur" demiş çekine çekine.

Baba, ocağa aynı büyüklükte üç kap koymuş, hepsini

suyla doldurup üçünün de altını yakmış.

"Şimdi, istediğim her şeyden iki tane vereceksin

bana" demiş oğluna.

Sırasıyla havuç, yumurta ve kavrulmamış kahve

çekirdeği istemiş...

Oğlu hepsinden ikişer tane vermiş babasına.

Adam iki havucu birinci kaba, iki yumurtayı ikinci kaba ve iki

kavrulmamış kahve çekirdeğini üçüncü kaba

koymuş.

Her üçünü de yirmi dakika süreyle kaynatmış.

Daha sonra kapları indirip yemek masasına buyur etmiş

oğlunu.

Yemek masasında üç tabak duruyormuş.

Kaplarda kaynayan havuçları, yumurtaları ve kahve

çekirdeklerini büyük bir özenle tabaklara yerleştirmiş.

Sonra oğluna dönüp sormuş: "Ne görüyorsun?"

Oğlu düşünürken açıklamaya

başlamış."Havuçlar haşlandıkça

aslını kaybedip yumuşamış.

Yumurtalar görünüşte baştaki gibi sert duruyorlar ama

içleri katılaşmış.

Kahve taneleri ise olduğu gibi duruyor, başta neyseler

sonunda da öyleler.. "

Sonra asıl tavsiyesine sıra gelmiş: "Evlilikte

aşk ve şefkat birlikte olmalıdır.

Aşksız bir evlilikte her iki eş de şu

gördüğün havuçlar gibi birbirlerini tüketirler, eskitirler,

pörsütürler.

Şefkatsiz bir evlilikte ise eşler birbirlerine ne kadar

tahammül etseler de, şu gördüğün yumurtalar gibi içten içe

katılaşırlar, birbirlerinden uzaklaşırlar.

Aşkın da şefkatin de olduğu bir evlilikte ise,

şartlar ne olursa olsun, eşler tıpkı şu

kahve taneleri gibi, birbirlerinin yanında kalırlar, kendi

kişiliklerini yitirmezler.

Kahve tanelerinin tekrar kaynatılmaya hazır olmaları

gibi, onlar da birbirleriyle baş başa uzun yıllar

geçirmeye isteklidirler.

Oğlu aldığı bu dersten tatmin olmuşa

benziyordu.

"Asıl ders bu değil!" dedi baba.

Oğlunun elinden tuttu, ocağın üzerinde

bıraktığı kapların içinde kalan suları

gösterdi.

"Havuçlardan ve yumurtalardan arta kalan suya bak... İkisinde

de bir tat yok "

Kahve çekirdeklerini çıkardığı kaptaki suyu

yavaşça bir fincana boşalttı.

Mis gibi taze kahve kokuyordu. Fincanı oğluna uzattı.

"İçmek istersin herhalde" dedi.

Oğlu kahvesini yudumlarken konuşmasını sürdürdü.

"Kahve çekirdekleri gibi birbirlerini tüketmeyen eşlerin

paylaştığı yuva da işte böyle olur. Mis

gibi, temiz ve huzur verici.

Başka herkesin fincanına koyup yudumlayacağı

taze kahve gibi...

Çünkü onlar birbirlerini harcamayarak, birbirlerine aşkla ve

şefkatle davranarak hayata kendi tatlarını,

kokularını ve renklerini katmayı

başarırlar."

Kahve taneleri gibi olabileceğiniz bir eşle yaşam geçirmeniz dileğiyle...

Hiç yorum yok: